1/13/2012

KREATİF DİREKTÖR JARGONU

Kreatif Direktör Jargonu’nun etimolojik açıdan incelenmesi çok güçtür. Zira ne zaman, ne kastedildiği asla çözümlenememektedir.
Aynı kelimeler farklı durumlarda, farklı zamanlarda ve farklı tonlamalarda yüzlerce farklı anlama gelebilir ya da gelmeyebilir.

İşte Kreatif Direktör Jargonu’daki en sık kullanılan ifadelerin “titizlikle yürütülen çalışmalar sonucu” bir nebze de olsa deşifre edilebilmiş karşılıkları:

“Yani” : Olmamış.

“Yaaaaniiiiii” : Hiç olmamış. Şu an aklımda başka bir şey olduğu için uzatmıyorum mevzuyu. Sen anla artık.

“Hım”: Olmamış canım.

“Hımmmmm”: Hiç olmamış. Hevesin kırılmasın diye bi düşünüyo gibi yapayım. O da senin güzel hatrına.

“Evet evet bu dünyalar” : En azından müşterinin adını öğrenmişsin, güzellll! Olacak, hadi bakalım. Yalnız bu yüreklendirme “Simit dünyası ve ayakkabı dünyası” esprisi yapabileceğin anlamına gelmesin.

“İlginç aslında” : Oldukça ilginç. Ne kullanıyorsun sen?

“Buradan bir şey çıkabilir”: Çıkmaz ama bi dene bakalım, nasılsa dediğime geleceksin.

“Bi bakalım”: Sen bak, yaz, çiz, düşün, taşın, işin içinden çıkarsan beni çaldır.

“Bi düşünelim”: Sen düşün, yaz, çiz, bi de o taraftan bak, üçüncü gözünle bak, eşini, dostunu ara, bi araştır, işin içinden çıkarsan sakın beni çaldırma toplantıdayım, mail at.

“Bu güzel ama daha başka ne olabilir?” : Kusura bakma ama elinde topu topu bir tane brief var, sunuma 20 saniye kalana kadar kasıcam seni.

“Güzel ama bu işe olmaz”: Bienal mi yapıyoruz evladım?

“Güzel güzel” : Bak, biraz cesaretlendirmeyle nasıl yola geliyorsun. Aferim. Yalnız kıs biraz satır aralarını.

“Sen at bana ben bi üstünden geçeyim” : Sen at bana, ben bir bakayım. Olamışsa nasılsa yine sen yapacaksın, arada bir sigara molası vermiş olursun.

“Ne durumdasınız?”: Sizi bi “geyik” gördüm bugün, çalışıldı inşallah?

“Ben senin yerinde olsam bunu böyle yaparım” : Olmamış diyorum, ollllll-maaaaa-mııııışşşş. Kalbini kırıcam ama artık.

“İyi yoldayız” : Herkes briefi okumuş en azından.

“Başlangıç için iyi” : Reklamcılık tarihine başlangıç için…

“Artık toparlamamız lazım” : Ben koptum, briefi bile hatırlamıyorum, hem beni update edin hem de işi bitirmiş olun lütfen.

“Son güne bırakmayalım” : Bu dediğime ben inanıyor muyum? Hayır.

“Hemen bakıyorum” : Hemen derken bu hafta filan işte.

“Hemen geliyorum” : Bi mailime bakıcam, yolda karşıma çıkan müşteri direktörleri bir şeyler anlatacak, yarısını dinlemiycem, ilk gözüme çarpan ekrandaki işe yorum vericem, o sırada en az üç kere telefonum çalacak, siz beni beklemeyin bence.

“Siz başlayın ben geliyorum”: Bi mailime bakıcam, yolda karşıma çıkan müşteri direktörleri bir şeyler anlatacak, yarısını dinlemiycem, ilk gözüme çarpan ekrandaki işe yorum vericem, planlamaya uğrayıp briefe bakıcam, beğenmiycem, revizyon vericem, o sırada en az üç kere telefonum çalacak, açmıycam, sonra geri arıycam, siz beni hiiiiççççç beklemeyin bence.


“Güzel fikir”: Ama çok heveslenme uygulamayı da bi görelim.

“Hımmm güzel fikir”: Valla güzel. Nası oldu bu?

“İyi fikir”: Bu işi hatırlıycam bi yerden ama dur bakalım… Archive’da mı vardı acaba ya?

“Çok iyi fikir”: E zaten bunu sana ben söylememiş miydim?

“Süper fikir”: Demek Starbucks’a gidiyorsun, iyi akıl ettin ya, bana da bi kahve alsana.

“Olur”: Tamam yapın.

“Olur, olur”: Tamam tamam, yapın yapın

“Olur, olur, olur, olur”: Neden bahsettiğinizi bile bilmiyorum, şu an acilen çıkmam lazım, yapın ama kötü olursa laf ederim. Evet yaparım.

“Nası gidiyo?”: Espriler havada uçuyo maşallah, fikir var mı fikir?

“Eveettttttttt”: Geliyorum, gümbür gümbür, büyük bir şevkle işlere bakmaya geliyorum. İşler hazır, fikirler nazır olmalı, tadımı kaçırmayın rica edicem.

“Alloooraaaa”: Geliyorum, gümbür gümbür, büyük bir şevkle işlere bakmaya geliyorum ama neşeliyim bugün, moral bozmam.

“Olur ama daha iyisini bulabiliriz”: Bu fikri babam da bulur. Daha iyisini bul, o zaman konuşalım.

“Devam… devam”: Öyle hemen ilk akla gelen fikri anlatmak yok, dünyada bırakmam.

“Şöyle yapsana”: Boşuna yoruluyosun, yap dediğimi bitsin gitsin.

“Onu şöyle yapalım mı?”: Senin dediğin de olur ama olmaz. Yani olur da olmaz. Aslında hiç olmaz da… Hevesin kırılmasın.

“Bence şöyle olsun”: Yap evladım, yap canım, yap güzelim. Kendini de beni de yorma.

“Çıkış noktası güzel”: Merakla bekliyorum… Bakalım buradan nereye varacaksın?

“Burada et / iş var”: Bundan bir şey olabilir. Olmayabilir de. Olursa ben sana söylerim ama daha ben emin değilim. Emin olmadığımdan eminim ama. Bak o net.

“Durumlarına bakmamız lazım”: Anlattığını pek dinlemedim kafanda bir toparla gel, o zaman bakalım. Evet evet ben de emin değilim. Olsun ama toparlarız.

“Öyle bir şey yap ki... gören “vay be ne fikir bulmuşlar” desin”: Gaz veriyorum, örnek veriyorum, cesaret veriyorum, zaman veriyorum hala tık yok. Bakma yüzüme öyle bulsam zaten ben bulurum.

“Çocuklar anlattı biraz... nedir o mesele?”: Kısaca anlat, bi ilgileniyo gibi yapıp gidicem. Çözüm buldum, buldum. Bulamadım başınızın çaresine bakın.


“Söyle o müşterine”: Her şeye de-brief, her şeye revizyon. Çocuklar salağa döndü ya, ayıp artık. Versinler parasını yapalım, bu kadar zamanda bu iş… Olacak şey değil! Aa pardon, sen bakmıyordun di mi o müşteriye? Kim bakıyo?


“Beni çarpmadı”: Nası olmamış belli değil. O fikir aklına geldiği anda unutup tövbe etmen gerek. Hiç mi tanımıyosun beni?

“Daha bakamadım”: Kim bilir hangi iş o? Elli bin mailin arasından ara da bul.

“Bakıyorum şimdi”: Belki bakarım, belki bakmam, bakarım cevap yazmam, bakmam, başka mail yazarım. Komplike bir kişiliğim var.

“Yarım saatte toparlarız”: Sabaha kadar buradayız.

“Yok sen yanlış anlamışsın öyle diil o”: Evet şu an aklıma daha iyisi geldi, iki gün seni boşuna yordum ama bunu sana söyleyip niye durduk yere bozuyorum? Bozmuyorum işte, onu diyorum.

“Yapıyor olucaz bi şekilde”: Yapıyor olacaksın bir şekilde. Ama üzülme bu her yerde böyle. Hayat çok zalim, kader faşist, karma hain. Bi yerden sonra kısmet bi de biliyo musun….

“Bu değil... ama bunun gibi... tam öyle değil de... şey gibi... anladın sen onu”: Anlasan iyi edersin zira ben hiçbir şey anlamadım bu dediğimden.

“Bu diil bak şöyle ama o da diiil... ben kötüsünü söylüyorum sen iyisini bulucan ama tam o da diiil”: Ne dediğimi bilmiyorum, çok mu belli oldu? Hem ben ne dediğimi bilsem burada seninle mi otururum? Bi düşün bakalım.

“Bi tık sağa, yok sola, üste... boşver geri al... sağa sağa… bi tık aşağı… bi saniye ben bakiim mi”: Senin yaptığın hale geri döndürücem bunu ikimiz de biliyoruz ama biraz da ben oynayayım mı çok sıkıldım toplantıda? Ha, ne diyosun? Bi tur versene mouse’u.



İLKAY YILDIZ'ın kaleminden, okurken epey eğlenmiştik :):)))